27 Kasım 2015

Kalyon Tırnak Eti Peelingi ve Yves Rocher El Peelingi


Kalyon'un tırnak peelingi çok uzun zamandır yazmayı istediğim ama bir türlü yazamadığım bir üründü, geçtiğimiz haftalarda aldığım Yves Rocher el peelinginden de memnun kalınca bu iki üründen sizlere bahsetmek istedim. 

Tırnaklarımla ilgili çok sorun yaşayan biriyim. Tırnaklarım çabuk kırılır, katmanlara ayrılır, üzerinde dikine çizgiler ve çukurlar vardır. Bu nedenle ucuz-pahalı pek çok ürün denedim. Bu ürünler arasında fiyat performans açısından en iyisi Kalyon markasına ait tırnak ve tırnak eti peelingi oldu. Ben bu ürünü genellikle oje sürmeden önce veya elimin görüntüsü beni rahatsız ettikçe ortalama haftada 2-3 kez kullanıyorum. Oje fırçası şeklindeki fırçasıyla tırnak etime sürdükten sonra 1-2 dakika tırnak diplerimi ve tırnaklarımı ovuyorum ve ardından suyla duruluyorum. 

Düzenli manikür yaptıran biri olarak bu ürün sayesinde manikürümün ömrü uzuyor, oje öncesi yaptığımda ise hem tırnak kenarları belirginleştiğinden oje sürmek daha rahat oluyor hem de tırnak üzerindeki pürüzler gittiğinden oje daha düzgün duruyor. 

Bu peelingin diğer bir güzel özelliği de erkekler tarafından da kullanılabilmesi. Küçük bir azınlık haricinde erkeklerin çoğu manikür yaptırmıyor ve tırnak diplerinde soyulmuş ve kimi zaman şeytan tırnağına dönüşmüş bir görüntü oluşuyor. Bu peeling o görüntüyü de hafifletiyor, hem hızlıca uygulanabildiğinden hem de krem vb gibi kalıntı bırakmadığından erkekler tarafından da tercih edilebilecek bir ürün. Fiyatı ise en son aldığımda 10 TL'nn altındaydı. 

Yves Rocher el peelingini ise yaklaşık 1 aydır kullanıyorum. İlk aldığımda gün aşırı kuıllanıyordum, şimdi haftada 2 kez yeterli geliyor. Bu peeling de elin üzerindeki ve tırnak diplerindeki ölü deriyi uzaklaştırdığından elleriniz yumuşuyor ve bakımlı duruyor. İçinde yağlar olmasına rağmen durulayınca çok fazla kalmıyor, o yüzden ben genelde gece yatmadan uygulayıp üzerine vazelin ya da Bepanthol gibi yoğun bir kremle destekliyorum. Bu peelingin fiyatı ise 15 TL idi yanılmıyorsam. 


2 Kasım 2015

Tavuklu Şehriye Çorbası


Bizim evde genellikle hastalık zamanlarında çorba pişer. Bu yıl da eşim gripten kaçamayınca klasik tavuk suyu çorba yapmak için mutfağa girdim ve o sırada eşimden yüzyılın itirafı geldi: "tavuk suyu çorba çok yavan oluyor, ben sevmiyorum ki onu"

Hal böyle olunca hem vitaminli hem de lezzetli çorba arayışına girdim ve bildiğim bütün çorba tariflerini tek bir çorbada birleştirdim. Sonuç mu? Muhteşem:)

Şimdi sıra geldi bu muhteşem çorbanın tarifine...

Malzemeler:
1 parça tavuk göğüs eti
2 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 orta boy kuru soğan
2 avuç arpa şehriye
1.5-2 litre su
Tuz
Karabiber
Pul Biber
Kuru Nane

Yapılışı:

** İlk olarak tavuk göğsünü bir tencerede 6-7 su bardağı su ile haşlıyoruz

** Başka bir tencerede tereyağını eritip, unu 2-3 dakika kavuruyoruz. Sonra üzerine salçaları ekleyip 2-3 dakika daha kavurmaya devam ediyoruz.

** Ardından küçük küpler halinde doğradığımız soğanları katıp kavurmaya devam ediyoruz.

** Üzerine önce 2 bardak kadar su ekleyip salça ve unu topak kalmayıncaya kadar iyice eritiyoruz. Üzerine kalan tavuk suyunu ve yetmezse eğer 1-2 bardak daha sıcak su ekleyip iyice karıştırıyoruz (ilk aşamada çok su eklemeye gerek yok, eğer koyu gelirse pişme aşamasında ve hatta ısıtırken de su ekleyip kıvamını açabilirsiniz).

** Su kaynadıktan sonra tavuk göğsünün bir kısmını didikleyip içine atıyoruz. Tüm göğüs bana fazla geldiğinden ben bir kısmını ayırıp sonrasında sandviç, salata vb başka yemeklerde kullanıyorum. 

** Tavuğun arkasından arpa şehriyeyi, tuz, karabiberi ve pul biberi atıyoruz. 

** 10-15 dakika şehriyeler iyice pişene kadar kısık ateşte ağzı kapalı kaynatıyoruz.

** Ocaktan almadan kuru naneyi de katıyoruz ve dinlenmesi için kenara alıyoruz. Servis esnasında özellikle hastayken limon ve ekstra karabiber çok iyi gidiyor. 

Belirttiğim gibi farklı çorba tariflerinin bir derlemesi, o yüzden özellikle un, salça ve soğanı kavururken görüntüsü çok lezzetli görünmüyor ama sonra su eklenince her şey düzene giriyor:) Ben hasta çorbası diye başlamıştım ama bundan sonra kışın vazgeçilmezlerinden biri olacak gibi görünüyor.