Barselona'dan döndükten hemen sonra Pegasus'un yurt dışına %30 indirimli bilet kampanyasına denk geldik ve hazır vizemiz varken bir yerlere daha gidelim diye plan yaptık. Yakın arkadaşlarım yaşadığı için Viyana hep aklımızda vardı, hal böyle olunca Kasım ayı için Viyana'da karar kıldık.
Burada hemen araya bir şey sıkıştırmak istiyorum. Bilet alırken Viyana gidişli, Prag dönüşlü almıştık ancak son dönemdeki mülteci krizinden dolayı sınır kontrollerinin başlaması bizi endişelendirdi. Geçerli vizemiz olduğu için geçişlerde sıkıntı çıkması zor ihtimaldi ama yolda ekstradan 1 saat beklemek bile tatilde bizi yorabilirdi, o yüzden dönüş uçağını da Viyana'ya çevirdik. Pegasus'un en ucuz bilet sınıfında olmasına rağmen biletlerimizi sadece 30 TL civarında hizmet bedeli ödeyerek değiştirebildik (Biletler arasında fiyat farkı varsa onu da alıyorlarmış). Pegasus'la çok fazla uçmadığım için böyle bir ihtimal olduğundan haberim yoktu, bizim açımızdan güzel bir sürpriz oldu.
Viyana'da MyPlace Premium Apartments City Centre'da kaldık. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir otel. Havaalanından shuttle otobüslerine bindiğinizde (gidiş dönüş 13 euro) hemen önünde iniyorsunuz. St Stephan Katedrali başta olmak üzere neredeyse tüm tarihi, turistik ve alışveriş noktalarına yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Biz sadece Belvedere Sarayı ve Schönbrunn Sarayı'na gitmek için metro kullandık, onun dışına her yere rahatlıkla yürüdük. Ayrıca apart otel olduğu için her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir mutfak da var. Aynı binada bulunan marketten alışveriş yaptık ve özellikle kahvaltılarımızı taze portakal suyundan peynirli omlete kadar çok çeşitli ve lezzetli yapabildik.
Uçağımız erken saatte olduğu için ilk gün öğlen kendimizi dışarı atabildik. Karntner Strasse'de dolaştık biraz, sonrasında telefon alma planlarımız olduğu için Wien Mitte alışveriş merkezindeki Media Markt'a gittik. Akşamsa bir arkadaşımızın davetlisi olarak Naschmarkt içindeki Nautiluss'a gittik. İşletmecisi İstanbullu ve son derece hoş sohbet birisi. Daha önce hiç yemediğim kadar güzel bir karışık deniz ürünleri tabağı geldi ortaya. Ahtapot bacağından kalamara kadar çok çeşitli deniz ürünleri yanında ızgara sebzeler ve sarımsaklı sos eşliğinde servis edildi. Hesabı arkadaşım ödediği için fiyat bilgisi veremeyeceğim ama kesinlikle çok başarılı bir balık lokantasıydı.
Pazar günü ise hayatımızın şokuyla karşılaştık. Arkadaşlarım pazar günleri Viyana'da mağazaların kapalı olacağı konusunda uyarmışlardı ama süpermarketlerin ve büfelerin dahi kapalı olacağı aklımıza gelmedi. Dolabımız kahvaltılık erzakla dolu olmasına rağmen ekmek bulamadığımız için tek açık mekan olan McCafe'de kruvasanla kahvaltı yapabildik. Sonrasında Hofburg Sarayı'na gittik ve Sisi Müzesini gezdik. Girişi 14 euro, Sisi döneminden kalma mutfak eşyaları, kişisel eşyalar var. İlla ki gidilmesi gerekir diyemiyorum ama biz gezerken sıkılmadık.
Kaynak: www.figlmueller.at |
Pazar gününün akşamında Figlmüller'de şinitzel yemeye gittik. Gitmeden önce internetten rezervasyon yaptırıp çıktısını almıştık, o yüzden sıra beklemeden rahatça masa bulduk. 2 kişi için 1 porsiyon dana şinitzel aldık, yanına da birer tane patates salatası istedik. Bu arada gidecekler için küçük not, Figlmüller Schinitzel domuz etinden yapılıyor, dana etinden yapılan şinitzel için Wiener Schinitzel sipariş etmeniz gerekiyor. Dana şinitzel 19 euro, patates salatası ise 4,5 euroydu. Şinitzel lezzetliydi ama patates salatasını beğenmedik, sosu çok şekerli geldi bize. Ama Viyana'ya gitmişken Figlmüller'de şinitzel yemeden dönmek olmazdı.
Pazartesi günü ilk olarak St Stephan Katedraline gittik, dışarısı son derece heybetli olan ve gotik mimariye sahip katedralin içi de göz alıcıydı. Ardından arkadaşımla buluştuk ve bizi Plachutta'ya yemeğe götürdü. Biz asıl buranın şinitzelini çok beğendik. Önden ekmek ve tereyağ geliyor, şinitzel ise yanında patates salatasıyla servis ediliyor. Ortam da son derece şıktı. Hesabı bu sefer de diğer arkadaşım ödedi ama dana şinitzel 20 euro civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Ardından St Peter Kilisesine gittik, dışarıdan küçük görünen bu kilisenin içi son derece ihtişamlı ve görmeye değerdi.
Akşamüstü ise Katedralin karşısında yer alan Do&Co Hotel'in roof'una giderek bir şeyler içtik. Ortamı son derece şık olan bu barın fiyatları diğer yerlerin bir tık üstünde, şaraplar 6 euro kokteyller ise 12-14 euro civarındaydı. Konum ve manzarasıyla buna değer bir mekan, camından panoramik Katedral ve Viyana manzarası görülebilyor.
Salı günü Schönbrunn Sarayı'na gittik. Burası yazlık saray olduğundan şehir merkezinin biraz dışında yer alıyor, o yüzden ilk defa metroya bindik. Metro tek biniş 2,20 euro, biz 7,60'a 24 saatlik sınırsız bilet aldık. Schönbrunn Sarayı'nın özellikle bahçesi çok güzel, içinde bitkilerden oluşan labirent, hayvanat bahçesi vs var. Biz Hofburg Sarayı'na gittiğimizden buranın içine girmedik, sadece bahçesinde vakit geçirdik. Oradan metroyla Mariahilferstrasse'ye gittik, burası istiklal Caddesi gibi yaya trafiğine kapalı oldukça uzun bir cadde, illa gidilmesine gerek yok ama burada da zaman geçirilebilir.
Kaynak:www.wien.info |
Otele dönüp biraz dinlendikten sonra bloglarda gördüğüm 1516 Brewing Company isimli pub'a gittik. Benim birayla pek aram olmadığı için yorum yapamayacağım ama eşim bira konusunda uzman sayılır ve her gittiğimiz yerde yerel biraları dener, buranın kendi üretimi olan birasını çok beğendi. Yeri ise Sacher Otelin karşısındaki ara sokaklardan birinde. Viyana genelinde zaten çok fazla Türk var ama burası özellikle Türk turistler tarafından da çok tutuluyor, o yüzden konuştuklarınıza dikkat:)
Tatilin son günüde ise güne Belvedere Sarayı'nı gezerek başladık. Viyana'yı gezerken hediyelik eşya satan dükkanlarda sürekli Klimt'in Kiss isimli tablosunu göreceksiniz, bu saray Klimt, Van Gogh, Monet, Rodin gibi ünlü sanatçıların eserlerinin olduğu bir müzeye evsahipliği yapıyor. 2 bölümden oluşan sarayın Upper Belvedere kısmını gezdik biz, sanattan çok anlayan bir insan değilim ama buradaki eserler sanatsal değerlerinin yanı sıra benim gibi sıradan gözlere hitap edecek şekilde estetik ve anlaşılırdı. Sarayın kendisi ise göz alıcıydı, bence Viyana'ya gitmişken gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Belvedere'yi gezmekten yorulan ve acıkan bedenlerimizi Cafe Landtmann'da yediğimiz muhteşem dana gulaşla ödüllendirdik. Burası Freud'un sabah kahvelerini içtiği oldukça tarihi ve bir o kadar da nezih bir restoran/cafe. Öğleden sonra gidince 2 kişi rahatça yer bulduk ve birer tane dana gulaş istedik. Et o kadar iyi pişmiş ve sosu o kadar güzeldi ki etsever bir insan olarak söyleyebilirim ki hayatımda yediğim etler arasında kesinlikle ilk üçer girer. Yanına da ekmek isteyince tam Türk usulü bayram yemeğine döndü ortalık:) Bu arada bizim gözümüz ancak doydu ama gulaşların porsiyonları gerçekten çok büyüktü, yanına küçük bir salatayla 2 kişi için yeterli olabilir.
Kaynak: www. amazon.co.uk |
Hediyelik olarak meşhur Mirabell marka Mozart çikolatası aldık, oradayken tadına bakmamıştık ancak gelince fark ettik ki çook lezzetliymiş. Yine Viyana'ya özgü içinde altın parçaları bulunan şampanyalardan aldık ailelere. Viyana hediyelik eşya konusunda oldukça pahalı bir yer, magnetler bile 5 eurodan başlıyor maalesef.
Fark ettiğiniz üzere Viyana'ya ilişkin notlarım ağırlıklı olarak yemek ve içecek üzerine. Bizim bu tatildeki amacımız koşturmadan ve sanki o şehirde yaşıyormuşuz gibi şehri tanımaktı. Havanın mevsim şartlarına göre muhteşem oluşu da bizim bu amacımıza hizmet etti, bol bol yürüyüp bol bol yemek yedik, arkadaşlarımızla bol bol sohbet ettik. Yaşanabilecek şehirler listesine üst sıralardan girdi Viyana:)
** Viyana'da musluk suları Alpler'den geliyor ve çok lezzetli. Biz otelde de restoranlarda da musluk suyu içtik.
** Pazar günleri Viyanalıların işlettiği yerlerin neredeyse hepsi kapalı, sadece Türk ya da İtalyan vb lokantaları açık bulabilirsiniz. Gezi planınızı buna dikkat ederek yapmanızı öneririm.
** Ben daha önce gittiğimde Tuna Nehri'nin kıyısında çok güzel restoranlar vardı, bu sefer de bir akşam oraya gitmeyi denedik ama ortalıkta in ve de cin bile yoktu. O yüzden kışın gidecekseniz Tuna Nehri'ni gündüz görmenizi tavsiye ederim.
** Biz bir türlü ayarlayamadık ama malum Viyana'nın opera ve klasik müzik konserleri meşhur. Gösteriler fiyat olarak biraz pahalı sayılabilir; biz yapmadık ama Opera binasındaki gösteriler için gösteri saatinden 1-2 saat önce giderseniz 3-4 euroya ayakta bilet satılıyormuş.
** Telefon değişikliği nedeniyle fotoğraflara erişimim şu an için yok, o yüzden internetten bulduğum fotoğrafları ekledim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder